Srebrenitsa (Boşnakça: Srebrenica; okunuş: Srebrenitsa, Sırpça: Сребреница; okunuş: Srebrenitsa), Bosna-Hersek’in doğusunda, Sırp Cumhuriyeti’nin içinde bulunan, Bosna-Hersek ile Sırbistan’ın sınırındaki kenttir. Ayrıca burada, Bosna Savaşı sırasında birçok Bosnalı Müslüman, Sırplarca kıyımdan geçirildiğinden, Srebrenitsa Katliamı adını bu yerleşim biriminden almıştır.
1990’lı yıllarda, kentin ezici çoğunluğu Bosnalı Müslümanken, bügün yarıdan fazlası Sırplardan oluşmaktadır.
Srebrenitsa Katliamı ya da Srebrenitsa Soykırımı, 1991-1995 Yugoslavya İç Savaşı (Hırvatistan Savaşı ve Bosna Savaşı)’nda Srpska Cumhuriyeti Ordusu’nun Srebrenitsa’ya karşı giriştiği Krivaya ’95 Harekâtı esnasında Temmuz 1995’te yaşanan ve en az 8,372 Boşnak’ın Bosna Hersek’in Srebrenitsa kentinde general Ratko Mladiç komutasindaki ağır silahlarla donatılmış Bosna Sırp ordusu tarafından öldürülmesine verilen addır. Katliamda bir kısım kadın ve küçük yaşta çocuğun da öldürüldüğü, belgelerle kanıtlanmıştır. Bosna Sırp ordusunun dışında katliama “Akrepler” olarak tanınan Sırbistan özel güvenlik güçleri de katılmıştır. Birleşmiş Milletler Srebrenitsa’yı güvenli bölge ilan etmiş olmasına karşın 400 silahlı Hollanda barış gücü askerinin varlığı katliamı önlememiştir.
Srebrenitsa katliami II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olması ve Avrupa’daki hukuksal olarak ilk kez belgelenmiş soykırım olması açısından da önem taşır.
Katliamın Gelişimi
Yugoslavya’nın çöküşü üzerine 1992 yılında Sırpların Bosna’da başlattıkları soykırımın ardından bölgeye zoraki olarak müdahele eden Birleşmiş Milletler’in güvenli bölge ilan edilen 6 bölge arasında Srebrenitsa’da bulunmaktaydı.
Savaştan önce nüfüsu 24 bin civarı olan kentin nüfusu diğer bölgelerden gelen mülteci göçleriyle 60 bin civarına gelmişti. Artık Srebrenitsa ‘açlık’ ve ‘hastalıklar’ ile mücadele eden bir ‘toplama kampı’na dönüşmüştü. Müslümanların elindeki silahlar BM Barış Gücü tarafından koruma gerekçesiyle toplanmıştı.
Ratko Mladiç komutasındaki Sırplar Srebrenitsa’ya olan saldırılarını sıklaştırdıklarında müslümanların toplanan silahlarını geri almak için yaptıkları başvuru , sorumlu Hollanda komutanı Thom Karremans tarafından reddedildi. BM yalnızca iki F16’yı kent üzerinde bir uçuş yaptırmakla yetindi.
Hollandalı askerler bir gece yarısı Bosna’daki BM Barış Gücü komutanı Fransız generalden aldıkları emir doğrultusunda kenti boşalttılar. Savaş sırasında şehrin güvenliğinden sorumlu olan Hollandalı Komutan Thom Karremans kendisine sığınan 25 bin mülteciyi ve şehri Sırplara teslim etti.
Daha sonra orataya çıkan bir video kasedinde Sırp generalin kenti boşaltan Hollandalı komutana bir hediye verirken görüntüleri çekilecekti.Bir hafta süren katliam II. Dünya Savaşı’ından sonra insanlığa yapılan en büyük suç olarak arşivlerde yer aldı.
Lahey Adalet Divanı bir hafta süren katliamın bir ‘soykırım’ olarak kabul etti; ancak Sırbistan’ın sorumlu tutulmayacağına karar verdi.
Srebrenitsa Katliamı ve Müslümanların Toplu Şekilde Kıyımı
1992 Bosna Savaşı’ndan sonra Sırbistan, Bosna-Hersek’in stratejik alanı haline geldi. Özellikle ülkenin doğu tarafı Avrupa Birliği tarafından Yasak Bölge ilan edildi. Bu bölge içinde Sırbistan’ın o zamanki başkenti Srebrenitsa da vardı. Bu da Bosna Hersek Silahlı Kuvvetleri için bir fırsat olarak değerlendirildi. Ayrıca Bosna Hersek’in bütün maddi varlığı olan en büyük maden ocakları da ülkenin tek geçim kaynağıydı. Bu da Sırplar için bir araç olarak değerlendirildi. Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ve Sırp zulmüne karşı yetersiz imkânlarla karşı koymaya çalışan Srebrenitsa’nın Tanjarz Kırsalı’nda tam 10000 kişiyi esir alan askeri grup Mladiç’in emriyle esirleri öldürmeye başladı. Sırp vahşeti Avrupa’dan yüz bularak doruğa çıktı ve tam 5 gün süren katliamda 8300 kişi öldürüldü. Kalan 2700 kişi serbest bırakıldı.
Soykırımdan Sorumlu İsimler
11 Temmuz 1995 günü Ratko Mladiç silahlarından arındırılmış kente hiç zorlanmadan girdi. Sonra da Sırp askerler Müslüman Boşnakları yolarda, dağlarda öldürdüler. Sırp askerler cesetlerin kimlikleri tespit edilmesin diye cesetleri parçalayarak sayıları 64’ü bulan toplu mezarlara gömdüler.
Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesi Tarafından Srebrenitsa Soykırımından Dolayı Aranan, Yargılanan ve Mahkum Olan Sırp Üst Subaylar ve Siyasilerin listesidir; Momcilo Krajisnik, Bilyana Plavsiç, Ratko Mladiç, Zdravko Tolimir, vs.
Krivaya 95 (Krivaja 95) Operasyonu. Srebrenica’nın düşmesi
Srebrenica’daki 28. Tümen, başta AK-47 ve makineli tüfekler olmak üzere hafif silahlarla donatılmış olan 5.500-6.200 askerten ibaretti. Tek bir tanka ya da bir zırhlı taşıyıcıya sahip değildiler, topçuların yalnızca 80mm’lik havanlar, bir Hongjian Red Arrow-73 ve bir 76-mm dağ topu M1938 (+40 mermi) vardı. 370-400 kişilik Hollanda Taburu ise otuz zırhlı taşıyıcıya, altı BGM-71 TOW’a ve altı 81mm’lik havanlara sahipti.
Srebrenica’yı zaptetmesi üzerine Sırplar bölgeye 3 bin asker, 10 tank, bir zırhlı personel taşıyıcı ve 52 top ile Sam füzeleri sevk edilmişti. 6.750 kişilik ihtiyat kuvvetleri Srebrenica ve Jepa etrafındaydılar. Bosna Sırp Ordusu, “güvenli bölge”nin Boşnak savunma hattını yarmak istemektediler. 6 Temmuz (1995) sabahı saat 3.15’te 28. tümenin mevzilerine roket ateşi açılması ile saldırı başladı. Tüm gün boyunca Sırplar 836 m-lik Javor dağına hücum yapmaktaydılar. Ama akşam üzeri sağanak hâlinde yağmur boşandı. Görüş azaltıldığı için Sırplar çıkış mevzilerine geri çekildi. Hollandalı komutanın hava desteği isteği, Carl Bildt ve Slobodan Miloşeviç arasındaki görüşme yapıldığı gerekçesi ile reddedildi.
Ertesi gün askeri harekat durduruldu. Çünkü Srebrenica bölgesi sise büründü tamamen. 8 Temmuz’da Hollandalılar açılan ateş sonucu Javor dağındaki iki kontrol yerini terkettiler. 9 Temmuz günü saat 9.00 ve 18.15’te Sırplar, Hollandalıların iki gözetleme mevzilerine daha saldırdı ve 30 kadar Hollanda askerini rehin aldı. Javor dağı ve Zvornik’in boksit ocaklarıyla bağlantısını sağlayan önemli bir kavşak artık Sırpların elindeydi.
9 Temmuz günü saat 17.00’de Sırp öncüsünün şehre yaklaştığı haberini Ton Karremans’a ulaştı. Bu bilgiler üzerine Karremans, 28. Tümen Komutan Vekili Ramiz Beçiroviç’ten yardım istedi. Ton Karremans Beçiroviç’e “Srebrenica’yı Sırp saldırısından koruyacak önlemler alınması” çağrısında bulunuyordu. Hollandalı komutan Boşnaklara teslim ettikleri silahların (Potoçari Üssündeki obüsler, havanlar ve top) geri alınmasını istemelerine rağmen isteğine olumsuz cevap aldı. Ramiz Beçiroviç şu şekilde cevap vermiş:”Bu silaha ihtiyacımız yok. Srebrenica’yı korumaya niyetli değiliz. NATO hava desteğini neden istemedeniz?” Bu karşılığı hiç beklemediğinden şaşıran Karremans hava desteği isteğini yineliyordu. Aynı günün akşamı Bernard Janvier ve Yasushi Akashi Bosnalı Sırplara, sabaha kadar geri çekilmezlerle ve rehin Hollandalıları serbest bırakmazlarla NATO’nun hava saldırısı düzenleyeceği tehdidinde bulundu.
10 Temmuz saat 07:00’de Mido Salihoviç komutasındaki 100 kişilik müfrezesi, Srebrenica iki kilometre güneyindeki Kozle köyün ün yanındaki Sırp koluna ansızın hücum etmiş, bir tank ve birkaç araba ateşe vermiş, daha sonra Kozle ile Jivkovo Brdo’ya hakim tepeleri zaptetmişti. Bu sırada Salihoviç’in Beçiroviç’e yaptığı takviye çağrıları cevapsız kaldı. Öğleden sonra Sırp kuvvetleri, tepelere yoğun bir topçu ve havan ateşi açarak taarruza başladılar. Salihoviç müfrezesi kısmen dağıldı kısmen imha edildi.
10-11 Temmuz gecesi Boşnak askerleri, Srebrenica’nın güneyindeki savunma mevzilerini terk etmeye ve kuzey-batı yönüne doğru gitmeye başladı. (2002 yılında “NIOD-rapport: Srebrenica en ‘veilig’ gebied; Reconstructie, achtergronden en analyses van de val van een Safe Area” adlı bir incelemede yer alan Hollanda askerlerinin ifadeleri, Srebrenica’nın Boşnak Ordusu tarafından Sırplara teslim edildiği gerçeğini ortaya koyuyordu. Fakat 6.600 sayfalık rapor yayınlamasının aradan sekiz yıl geçtiği halde, Hollanda Savaş ve Dokümantasyon Merkezi bu raporu hâlâ dünyanın hiçbir diline (ne İngilizceye, ne de Sırpçaya) çeviremedi.) 11 Temmuz sabah Srebrenica’da tam bir kaos durumuydu; binlerce sığınmacı panik içerisinde sokaklarda koşuşturuyordu. Gün ortasında çoğunluğu kadın, çocuk ve ihtiyarlardan müteşekkil 20.000’den fazla sığınmacı Potoçari’deki ana Hollanda üssüne kaçtılar. Hollandalı askerler de kenti boşalttılar.
Saat 14:40’ta iki Hollanda F16 uçağı Srebrenica’yı kuşatan Sırp mevzilerine iki adet bomba bıraktı. 1 Sırp tank vuruldu. Sırplar bu saldırılara ellerindeki Hollandalı rehineleri öldürecekleri ve Potoçari Üssünü bombardıman edecekleri tehdidiyle karşılık verince bundan sonraki saldırılar durdu.
11 Temmuz 1995 günü saat 16.15’te Ratko Mladiç, 28. Tümenin hiç direnmeden bırakılmış kente kolaylıkla girdi. Mladiç, Srebrenitsa’yı ele geçirdiğinde, kent merkezinde bir kameraya konuşurken şunları söylemiştir: “”İşte 11 Temmuz 1995’te Sırp şehri Srebrenica’dayız. Büyük bir Sırp bayramı arifesinde iken bu şehri Sırp milletine armağan ediyoruz. Nihayet, dahiyalara karşı gerçekleştirdiğimiz ayaklanmadan sonra, bu toprakta “Türklerden” intikam almamızın vakti geldi”
Potoçari kampı. Mültecilerin tahliyesi
1 ve 12 Temmuz tarihlerinde Mladiç, Karremans ve Boşnak yetkilileri (Nesib Manciç, Çamila Osmanoviç-Purkoviç ve İbrahim Nuhanoviç) ile görüşmeler sonucu mültecilerin otobüslerle konvoy halinde Tuzla Serbest Bölgesine götürülmesini konusunda anlaşmaya vardı. Bu amaçla Sırp Cumhuriyeti hükümeti Potoçari’ye 50 otobüs gönderdi. Otobüsler kente gelirken Sırplar, 15 ile 70 yaş arası erkekleri “savaş suçlusu sanıkları sorguya çekmek” gerekçesiyle ayırdı. Potoçari’ye kadar gelen Mladiç televizyon kameraları karşısında kimseye bir şey yapılmayacağı ve herkesin güvenle Srebrenica dışına çıkarılacağı garantisi verdi. Mladiç de, “Size Allah yardım edemez ama Mladiç edebilir!” diyor ve elindeki çikolataları Boşnak çocuklara dağıtıyordu. Ancak Mladiç, “bütün İslamcı teröristler ve savaş suçluları” bulunup cezandırılacağını uyarıda bulunuyordu.
12 Temmuz günün öğleden sonrası kadın ve çocuklarla dolu 20 araçlık ilk konvoyu Hollandalı askerler eşliğinde Boşnak güçlerinin kontrolündeki Kladany’a doğru yola çıkardılar. Otobüslerle cephe hattı yakınına götürülen kadın, çocuk ve yaşlı insanlar yolda indiriliyorlar ve 10 kilometrelik yolu yürümek zorunda bırakılıyorlardı. Aynı bir şekilde sonraki iki gün içerisinde 25.000 dolayında sivil Potoçari kampından tahliye edildi. Yaklaşık 750 erkeki (esirler içinde İbran Mustafiç vardı) cezaevine ve esir kamplarına yerleştirildi.
Mültecilerin tahliye işlemi bittikten sonra Hollandalı askerler kampta yaklaşık bir hafta daha kaldılar. Bu arada kampa 2-3 kamyonet dolusu bira ve sigara getirilerek bir kutlama partisi verildi. Hollanda Taburu daha sonra 21 Temmuz’da Hırvatistan’a nakledildi.
Tuzla’ya 28.Tümenin yarması
11 Temmuz günü akşam üzeri 28. Tümene mensup asker ve yetişkin erkekten oluşan 12.000-15.000 kişilik bir grup Šušnjari (Şuşnyari) köyünde toplandı. Yaptıkları suçların cezasını çekmekten kurtulmak ve yürüyerek Boşnak kontrolündeki bölgeye ulaşabilmek arzusundaydılar. 11-12 Temmuz gecesi Boşnaklar dağlar ve orman içinden Tuzla’ya doğru yola çıktılar, ancak Kamenica ve Snagovo bölgelerinden geçerken Bosna-Sırp kuvvetlerinin pusularına düştüler. Boşnakların bir kısmı topçu ateşi ve havan ateşiyle öldürüldü. Boşnakların bir kısmı ise mayınlara çarpıp öldü ve Jadar nehrini gecmeye zorlaması sonucu boğuldu. Sırp askerleri yakalayabildiklerini de öldürdü. Esirlere acımasız ve sert davranışı intikam hırsı ile açıklamak olanaklıdır. Sırp askerleri arasında Boşnak vahşetinin görgü tanıkları ve Naser Oriç’in saldırılarında ölenlerin yakınları vardı. Bosna-Hersek Sırp Cumhuriyeti Araştırma Komisyonunun hazırladığı bir raporda linç edilen Boşnakların sayısı yüzden az olarak gösterilir. Zaten, Jepa Bölgesinde bulunan Ratko Mladiç ve Radislav Krstiç, kendi askerlerin kontrolünü sağlayamadılar.
Bu ağır kayıplara rağmen 28.Tümen Sırp mania müfrezesini kırıp geçirdi ve 16 Temmuz günü sabah üzeri karşıdan geldiği Bosna-Hersek Ordusu 2. Kolordusu birlikleriyle birleşti. 15 Temmuz’daki savaş sonucu 50 Sırp öldü, 150 Sırp ise yaralandı. Yeni asker ölümlerden kaçınmak için 16 Temmuz saat 13.00’te beşgünlük ateşkes ilan edildi ve Boşnaklara koridor açıldı. Bu süre içinde 5.500 (Boşnak yanlısı versiyon) ile 10.000 (Sırp yanlısı versiyon) kişi arası Tuzla’ya salimen ulaşabildi.
BM görevlileri, 28.Tümenin yarması koşullarını denetlemek ve Tuzla’ya ulaşan erkek sayısını belirtmek için hiç bir şey yapmadı. Bunun üzerine ölü sayısı Boşnak hükümeti tarafından “düzeltildi”, 28.Tümene mensup askerler “masum ve silahsız siviller” olarak nitelenmişti. 25 Temmuz 1995’te ise BM İnsan Hakları Komisyonu Özel Raportörü Tadeusz Mazowiecki, Paris’te yaptığı açıklamada, “Bosnalı Sırplar’ın Srebrenica “güvenli bölgesini” ele geçirmelerinden sonra, 7 bin kişinin kayıp olduğunu” bildirmiştir.
Krayina etnik temizliği. “Srebrenica uydu görüntüleri”
28 Temmuz’da Bosnalı Hırvatlar, Jepa bir bölgesine başında Ratko Mladiç komutasındaki Sırp kuvvetlerin yığmasından istifade ederek Banya Luka’yı Knin’le bağlayan iki önemli şehri Bosansko Grahovo ve Glamoç’u ele geçirdiler. Aynı gün 20 bin Sırp sivili, dağları aşarak Grahovo ve Glamoç’u terk etti.
4-8 Ağustos 1995 tarihlerinde ise Hırvatistan Ordusu, Boşnak 5. kolordu ve NATO’yla işbirliği içinde, Fırtına Harekâtı düzenleyerek, Krayina Sırp Cumhuriyeti’ni ve Batı Bosna Cumhuriyeti’ni yıkmıştı. 10 Ağustos 1995’te, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü David Johnson Washington’da yaptığı açıklamada, Sırplar’ın Srebrenica’yı ele geçirmesinden sonra 10 bin kadar kişinin akıbetinin bilinmediğini kaydetti. Johnson, uydudan elde edilen fotoğrafların birer kanıt olarak BM Güvenlik Konseyi’ne ABD Daimi Temsilciliği tarafından verileceğini bildirdi. Aynı gün BM GK’nin basına kapalı yapılan toplantısında Amerika’nın BM Büyükelçisi Madeleine Albright, resimde Nova-Kasaba’nın etrafında daha yeni kazıldığı belli olan topraklar ve 2.000-2.700 kişinin gömüldüğü toplu mezarları açıkça görüldüğünü açıkladı. Albright de, ABD uydularının Srebrenica yakınlarındaki futbol sahalarında toplu olarak öldürülmeyi bekleyen Müslümanların yerlerini tespit ettiklerini belirtti. Ancak ‘futbol sahası görüntüleri’ hiçbir zaman kamuoyuna gösterilmedi. BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri olan Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve İngiltere kararıyla, Srebrenica uydu görüntüleri gizlendi ve hatta, gelecek 30-50 yıl içinde Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde kullanımını yasaklandı.
1995 Ağustos ayında “Birleşmiş Milletler 8.000 kişinin yaşamını yitirdiği katliamı önlememiş” diye haberler ve “Srebrenica uydu görüntüleri” dünya basını ve televizyon ekranlarını uzun süre işgal etti. CNN, CBS, BBC, France 2, TG1, Hollanda Televizyonu, Agence France-Presse muhabirleri Srebrenica bir bölgesine geldiler. Fakat muhabirler ne toplu mezarlar ne de futbol sahası bulamadılar. Lahey Mahkemesi müfettişleri ise 1996’da Nova-Kasaba bir bölgesinde çalışmalara başladı, ancak 33 kalıntı bulabildi. Nihayet, Batılı bağımsız gazetecileri, ‘Srebrenica uydu görüntüleri’nin aslında sahte olduğunu ileri sürdüler. Tekzip yazıları, 20 Ağustos 1995 sayılı The Guardian Manchester’de, 17 Aralık 1997 sayılı Die Tageszeitung’da, Mart 1996 sayılı Living Marxism’de ve Mart-Nisan 1996 sayılı Nova, Frankfurt o/m’da yayınlandı ama bunun hiçbir anlamı yoktu. Dünyâ kamuoyu bütün dikkatini Srebrenica üzerinde toplayarak Krayinalı Sırpların acılarını unuttu ve İkinci Dünya Savaşı’ndan beri Avrupa’daki en kötü etnik temizlik olan Krayina etnik temizliğinde NATO ve UNPROFOR’un oynadığı rolüyle ilgilenmedi.
Srebrenica anıtı
20 Eylül 2003 ABD eski Başkanı Bill Clinton, Srebrenica katliamı anısına, Potoçari’de anıt bir mezarın açılışını yaptı. Sırp Cumhuriyeti kontrolü altındaki bölgede yapılan anıtın açılışına 20 binden fazla kişi katıldı. Clinton, katliamın sorumlularının yakalanması çağrısında bulundu. Törende toplanlar, Clinton’un üç yıl süren Bosna Savaşı’nın Kasım 1995’te sona ermesindeki rolüne değindi. Konuşmanın ardından, kazı yapılan toplu mezardan çıkarılan, 16 ile 75 yaş arasındaki 106 kişiye ait naaş toprağa verildi.