Eski Bosna Savaşçısı İle röportaj

Bosnada ikamet etmekte iken Bosna hükümetinin aldığı kararla sınırdışı edilen eski Türk Mücahidden çarpıcı açıklamalar.

6 Nisan 1992 de başlayan ve 1996 yılına kadar süren Bosna savaşı 300 000 den fazla müslüman Boşnak’ın hayatının sona ermesiyle ve bir o kadar müslümanında yaralanmasına yol açmıştı. Tabi bu rakamlara kayıpları eklersek savaşın faturası oldukça yükseliyor. Avrupanın ortasında ”hümanist” batı’nın gözleri önünde gerçekleştirilen bu savaşta silah ve savaş kabiliyetinden soyutlanmış bir halk ile , tamamen militarize edilmiş Protestan ve katolik yabancı unsurların destekleri ve batı finansıyla girişilen bir katliama dönmüştü. Genel olarak kuşbakışı bir gözlemle bakıldığı zaman ve olayın birinci dereceden şahitlerinin verdikleri ifadeleri de göz önüne alındığında , Avrupanın ortasındaki bir İslam tehlikesinin bertarafı niteliğinde görüldüğünden Avrupalı ülkeler bile başlarını kuma gömmüş ve dolaylı bir destek vermişler ve bir insanlık ayıbının , haçlı zihniyetinin tezahürünü ortaya koymuşlardı. Bu ortamda her türlü destekten yoksun Bosna halkı kendilerine yardımcı olarak sadece islam ülkelerinden gelen ve tek amaçları ”avrupadaki kardeşleri” için ölmeyi göze alan ve kamuoyunda ”yabancı savaşçılar” olarak lanse edilen ” mücahidleri” bulmuşlardı. Türkiye başta olmak üzere Arap ülkeleri, Avrupa ve Amerika’dan gelen bu savaşçıların tek gayeleri muhasara altındaki bu İslam yurdunu kurtarabilmekti, nitekim gelenlerin çoğu bu topraklarda şehid oldular. Savaşta Sırp güçleriyle Boşnak halkı arasında durdular ve bir çok noktada daha cepheye katıldıkları ilk zamanlardan itibaren büyük zaferler kazandılar. Boşnak halkının sevgisini kazandılar. Savaştan sonra bu savaşçıların geneli ülkelerine döndüler daha sonra bu savaşçıları dünyanın değişik bölgelerinde savaşırken gördük , bir çoğu yine başka cephelerde şehid oldu yada halen savaşmaya devam ediyorlar. Bunlardan geçen sayımızda mücadelesini anlattığımız şehid Hüseyin ve yine Çeçenistanda şehid düşen Osman kardeşimiz gibileride Bosnadan hemen sonra gittikleri cephelerde şehid düştüler. Azınlıkta olan bir kısım ise Bosna Hersekte kaldı ve bu ülkenin vatandaşlığına geçtiler. Burada evlendiler çocuk sahibi oldular ve hepsi Bosna toplumunun bir parçası olarak yaşamaya başladılar. Bosna içinde yaşayan bu azınlık mücahid grubu zamanla ABD lilerin Bosna hükümetine baskı sebebi olmaya başladı. Avrupada muhtemel saldırılarda sanki bu isimlerin elleri varmış gibi gösterildi zaman zaman. Abd hükümeti Dayton anlaşmasıyla Boşnakların zaferini tamamlamalarına izin vermemişti. Son olarakta gerek direk baskılarla gereksede Bosna meclisi içinde satın aldıkları ve baskı altında tuttukları milletvekilleri sayesinde Bosnadaki mücahid sorunu dile getirilmeye ve bu insanları potansiyel terörist gibi göstermeye başladılar. Sonuç olarak geçtiğimiz ay itibariyle 300 kadar eski mücahidin ülkeden çıkarılmasına ve eski ülkelerine sınırdışı edilmelerine karar verildi. Mücahidler açısından tam bir vafasızlık olarak nitelenen sınırdışı eylemlerinin ardından Bosna sınırında çöreklenen ABD ve maşaları sınırı geçmeye çalışan mücahidlerden bazılarını gözaltına almaya ve sorgulamaya başladılar. Bunlardan Sancak bölgesine gönderilen bir mücahidde Sırp Polisi ile girdiği bir çatışmada şehid düştü. Kosovo’lu bu mücahidin hanımı ve çocuklarıda Bosnada kaldı yine sınırdışı edilenlerin Boşnak hanımlarla evli olmalarıda işe yaramadı . Gittikleri yerde evleri ve işleri olmayan bu insanlar mağdur edildiler. İşte bu mücahidlerden ”Hamza ” kardeşimizde payını alanlardan , kendisi evli ve 2 çocuk babası , hanımı ise Travnik’li bir Boşnak. Hamza 93 yılında daha savaşın ilk zamanlarında bölgeye gidenlerden. Biz kendisiyle Bosna savaşı günlerinden beri uzun zamandır görüşüyoruz. Savaş sonrası bölgeye yaptığımız ziyaretlerimizde bize evini açan ”Hamza” kardeşimize evini açma sırası bize geldi. Bir hafta önce bölgeden sınırdışı edilen grupta yer alan kardeşimizle bölgedeki son durum hakkında bir röportaj gerçekleştirdik. Kardeşimizin isteği üzerine  yüzünü ve gerçek ismini sakladık.
Hakka Yürüyüş (HY) :

Öncelikle bize kısaca kendinizi tanıtıp Bosnaya neden gittiğinizi soracağım size .

Hamza:

Bana bu röportaj imkanını verdiğiniz ve Mağdur kardeşlerin acısına merhem olduğunuz için size teşekkür ediyorum Allah razı olsun sizden. Ben 1972 Malatya doğumluyum , orada doğdum büyüdüm İHL den sonra , Avrupaya işçi olarak gittim. Bosna savaşına kadarda Almanya’da işçi olarak çalıştım. Bosna savaşına neden gittiğime gelince, daha evvel hiç bir ekilde hayatımın geri kalan kısmını geçireceğimi tahmin bile edemediğim durumlar savaşın başlamasıyla benide kendine çekti. Milli ve manevi duyguların yoğun olduğu bir ortamda büyütüldüm, rahmetli babam ve annemin üzerimde emekleri çoktur onlardan Allah razı olsun .
Bosnadaki savaşla beraber katliam ve özellikle de benim dayanamadığım tecavüz olayları bizlere gelmeye başlayınca , gerek ben gerekse arkadaşlarımda bölge için bir şeyler yapma ihtiyacı doğdu. İngilterede bulunan bir müslümanın bölgede savaşa katıldığı ve Bosna savaşçılarının safında olduguna dair bir haber geçti tv lerden. Arkadaşlarımızla beraber izledik bunu.

Bundan özellikle çok etkilendiğimizi hatırlıyorum. İlkinde bir kardeşimiz denedi ama başarılı olamadı. Sonra biz iki arkadaş yola çıktık uzun bir yolculuktan sonra hem denizyolunu hemde zorlu bir karayolu yolculuğunun akabinde Mostar’a vardık. Daha iç bölgelerde Muslumanske Brigade denilen ve yabancıların olduğu bir birlikten bahsedildi bize bu nedenle o birliğe katılmak için Bosna içinde zorlu bir yolculuk daha yaşadık. Müslüman Birlikler bünyesinde hem dini eğitim hem silah eğitimi vardı. Başka Türk kardeşlerimizde vardı.


HY:
Bosna halkı sizi nasıl karşıladı ?

Hamza: Bosna halkıyla Türk halkı arasında hiç bir fark yok bunu söyleyebilirim. Ben Malatya’nın köylerinde ne görmüşsem , gelenekselleşmiş ortak yanlarımızın olduğunu gördüm. Örneğin köylerdeki giyim kuşam ve örfi durum gibi. Bu anlamda yabancılık çekmedik. Hele bizim Türk olduğumuzu öğrendiklerinde başka bir ilgiyle hareket ediyorlardı. Ellerindekini bizimle paylaşırlar kendileri aç kalmayı göze alırlardı. Sanki savaşa değilde misafirliğe gitmişiz gibi bizimle ilgilendiler. Bosnaa’da yaşamak isteyişimizin nedenide budur zaten bize gösterilen sıcaklık.

HY : Cephede durum nasıldı , sizin gibi yabancılar çokmuydu

Hamza: Cephede genel manada bir dengesizlik vardı . Bir kere silah sorunu yaşanıyordu. Bizde görmedim ama bazı şehirlerde savunmak için su borularından derme çatma silahların bile yapıldığı anlatılıyordu. İlk çatışmalarda bir kişi silahı eline alır savaşır şehid olana kadar ardındakiler onu beklerdi çok zorluklar yaşandı. Silahlar basit muharebe silahlarıydı, uzun menzilli atış yapabilen topları ve zırhlı birlikleri vardı . Boşnakların savaş tecrübeleri çok azdı gelen yabancılar aynı zamanda boşnaklarıda eğitiyor bir yandanda savaşıyordu. Sayı silah ve mühimmat sıkıntısı birde buna soğuk kış şartlarını ekleyin düşünün ne olur haliniz. Ben ve arkadaşlarım Travnik ve çevresinde daha sonralarıda Zenitsa ve çevresinde savaştık. Yeri geldi Sırplarla sonralarıda Hırvatların arkadan vurmaları dolayısıyla Hırvatlarla savaştık. Yabancılar Bosna ordusunda denge unsuru oldular her zaman. Sırpların teknik üstünlüğü Boşnaklarında yabancı tecrübeli savaşçıları vardı ama silah yoktu. Tank var ne yapabilirsiniz tanka küçük bir tüfekle hiçbirşey..
Mücahidler sayı olarak çok fazlaydı diyemem ama bizim bulunduğumuz yerde 200 kadar vardı , Müslüman kuvvetlerin diğer cephelerdeki birliklerinde başka yabancılarında olduğu hatta Türkiyeden gelenler olduğunu duyduk , Zenitsa alınana kadar birçoğunu göremedim.

HY : Bir çok arkadaşınızı kaybettiniz tabi..

Hamza : Evet kaybettik demeyelimde , kazandık diyelim bence. Örneğin birlikte yola çıktığımız arkadaşım daha katıldığı ilk çatışmada yaralandı. Geri dön dedim yapamazsın böyle.. ama dönmedi yarasına tuz bastı orada kaldı, iyileşincede tekrar cepheye gitti sonra dedilerki sizin kardeş şehid , bende şehadet isteği dahada derinleşti. Derdim zaten bir kurşun gelsede alnımın ortasından girse diye olmadı tabi. Arkadaşımı orada toprağın bağrında koyup bana dönmek yakışmaz dedim dönmedim bende. Ondan sonra hep şehidler oldu. Çok iyi insanlar oldu hepsi geldi geçti unutamadık tabi hiç birini..

HY : Hiç unutamadığınız bir cephe anınız varmı.

Hamza : Hangisini anlatayım , anlatsam dergide sadece benim anılarım olur diğerlerine yer kalmaz . Yaşadığımız her an bizim için bir anı. En çok unutamadığım an ise 14 Yaşlarındaki bir Boşnak çocuk oldu oda bizimle savaşa katılırdı, şehid oldu, vuruldu önce biz taşıdık geriye , Bişeyler söylüyordu boşnakçam iyi değildi o zaman . Arkadaşıma sordum ne diyor diye. Gözleri bizim göremediğimiz bir alemde şehidlerle konuşuyormuş, siz ölmedinizmi diye soruyormuş boşluğa bakıp habire.. Yani el kadar çocuk şehid oldu gözümüzün önünde hemde şehidler karşıladı onu , küçücük sabi tekbir getire getire şehid oldu..

HY : Savaş bitiminde ülkenize yada Avrupaya dönmediniz tabi Bosnada kalmaya karar verdiniz.

Hamza : Bosna bizi sevdi bizde Bosnayı sevdik . Ülkeye dönünce yapacak birşey yoktu özleyecektim buraları tekrar tekrar gelecekdim. Bende kalmaya karar verdim. Zaten Aliya’nın mücahidlere ”burada kalın” teklifi olmuş bir takım imkanlar sağlanacaktı. İmkanı olanlar kendileri sağladı olmayanlara hükümet yardım etti kaldık. Travnik’te kaldım ben eski birlikten kardeşler vardı onlarla kaldım ilk evvel ama daha sonra bir evlilik yaptım ayrıldım bir ev bulup yerleştim. Avrupaya da gitmedim , soğuk insanlar , soğuk bakışlar ve robotlaşmış insanlar bana Bosnayı özletecekti çünkü..

HY: Kendileriyle son zamanlara görüşme imkanı bulduğum bazı eski mücahidler savaşın hemen bitiminde meclisten mücahidlerin Bosnada kalmasını istemeyen bazı cılız seslerin yükseldiğini gördüklerini söylediler ne diyorsunuz bu konuda.

Hamza : Evet bende diğer arkadaşların söyledikleri şeyi söyleyeceğim . Savaşın bitiminde Bosna meclisinde özellikle Aliya’nın muhalifi olan bazı isimler Mücahidlerin Bosnada kalmasına ve hükümetin onlara imkan sağlamasına karşı çıktılar. Yalnız şunu söylemek gerekiyor burada , Bu muhalifler Bosna halkını temsil etmeyen marjinal gruplara ait isimlerdi , yada içlerinden munafık Fikret Abdiç’i destekleyip pratikte başkaldırmaya cesaret edemeyen tiplerdi, halk tabanları yok bunların. Bunlar ABD tarafından meclise sokulan kişilerdi bir şekilde ABD politikalarını desteklediler. Zaten Aliya vefat edene kadar kimsede öyle açıktan bir saldırı yapamadı mücahidlere, Aliya konuşmalarında her zaman Mücahidler bizim namusumuzdur derdi bizi çok severdi bilge kral olmayı gerçekten hakediyor. Sonrada meclis baskı altına alındı, şu anda bile tam bağımsız bir Bosna var desek yanlış olur, maalesef yarı sömürge bir devlet durumunda şu an Bosna .. Her noktasında Abd hüküm sürüyor, milletvekillerini ve bürokraside bir takım yerleri satın alma girişimleri sürüyor. Geçmişte savaşa katkısı olanlardan ziyade bu kesimlerin sesi çıkmaya başladı Aliya ölünce bunlar doldurdu meydanı.

HY: Şu an Bosnada İslami yaşam nasıl herhangi bir baskı varmı.

Hamza : Biz ilk savaşa gittiğimizde şaşırmıştık, çünkü komunist idare İslami havayı tamamen silmişti diyebiliriz. İslam adına sadece camiiler ve minareler kalmıştı. Ama savaşın akabinde bugün Bosna’nın heryerinde medreseler ve İslami kurumlar açıldı, yardım teşkilatları ve tebliğ kurumları çoğaldı. Zaten Amerikanın Bosnaya mücahidleri sınırdışı ettirmesinin nedenide budur. Çıkın bakın Bosna sokaklarına Başörtülü hanımlar sakallı erkekler olduğunca görünmeye başladı artık Bosna İslama koşuyor bu bir gerçek, işte bu Amerika’yı ve diğerlerini korkuttu . Radikal İslam tehlikesi dedikleri şey bu işte yani sıradan insanların İslami kisveyle gezmeleri bile onlara göre radikal islam. Sevinerek söylüyorum Avrupada bir İslam medeniyeti Boşnak kardeşlerimizin elleriyle doğuyor şu an.

HY: Mücahidlerin bu olaya tepkisi ne oldu , halk nasıl bakıyor bu duruma, bir tepki ortaya konmadımı ?

Hamza : Tepki çok zaten bu durum uzun zamandır vardı. En sonunda Amerika kendisine bagımlı hale getirdiği Bosna’ya eğer mücahidleri sınırdışı etmezseniz yardımları keseriz demeye başladı. Mecliste politikayı ellerine yüzlerine bulaştıran gruplarla zaten mucahidleri istemeyen eski sosyalist Fikret Abdiç hayranları seslerini çıkarmaya başladılar. Bunun karşılığında da bazı Bosna tv leri basın yayın organları ve halkın ezici çoğunluğu tepkilerini mücahidlerden yana kullandılar . Bugün Bosna gazetelerine baksanız genelinin buna karşı olduğunu ve mücahidlere bu yapılanın vefasızlık oldugunu yazıyorlar. Ama bu ezici çoğunluk olmasına rağmen örgütlü bir çoğunluk değil dolayısıyla her kafadan bir sesin çıktıgı bu dönemde sınırdışı edildik.

HY : Peki Bosna’da hızla gelişen bir İsami Hareketten bahsettiniz, bu sınırdışı olayları bu harekete bir darbe vuracakmı durum ne olacak sizce?

Hamza : Bosnada İslam gemisinin yelkenleri rüzgarla doldu artık. Bunun önüne ne sınırdışı işlemleri nede baskılar geçemez. Tabi Bosna’lı kardeşlerimizin önünde çok uzun ve zorlu bir yol var. Savaşla elde ettikleri zaferi ellerinde tutmaları zor görünsede toplum içinde Boşnakların kendi ırkı içinden halkın arasında saygı gösterilen toplum önderleri çıktı, dedimya islam gemisinin yelkenleri rüzgarla dolu artık bunun önüne geçemezler insaAllah. Eğer Amerika İslami gelişimi durdurmak istiyorsa sadece bu durumdan sorumlu gördükleri eski mücahidleri değil , artık boşnak halkının tamamını sürmek zorundalar. Bugün Bosna saokaklarına çıkın yoldan geçen herhangi birini durdurun ve hatta bu kişi İslami bir kıyafette olmasın mini etek giysin sorun bu kişiye mücahidler hakkında ve İslam hakkında ne düşünüyorsun diye size vereceği cevap sizi şaşırtacakdır. Halkın geneli gençlerin geneli mücahidlere ve İslama sempati ile bakmaktadır. Hodri meydan diyorum aksini söyleyenlere..

HY : Bundan sonra nasıl yaşayacaksınız ? Çocuklarınız var Bosna dışına hiç çıkmış değiller, zoraki ve ani bu durum karşısında sizin ve diğer sınırdışı edilenlerin hisleri nelerdir.

Hamza : Zaten cezalandırılanlar sınırdışı edilenler biz olmamıza rağmen bu işin zorluğunu çekenler çocuklarımız ve hanımlarımız. Ben bu grup içinde şanslı olanlardanım , çünkü gidecek bir yerim ve başımı sokacak bir yerim var , tekrar Avrupaya dönüp çalışma ve kalma imkanım var. Ama bir çok arkadaşımız mağdur durumda, mesele Mısırlı iki arkadaşımızın ülkelerine döndüklerinde tutuklandıklarını ve hapse atıldıklarını duyduk, eşleri çaresiz Bosna’ya geri döndüler. Ama bizler zaten yola çıkarken bu durumları göze aldık. İnsaAllah bundan sonrası iyi olur bizler için.

HY : Peki mağdur duruma düşürülmüş kardeşler için neler yapılabilir ?

Hamza : İlk evvela bu isimler tesbit edilip durumları gözden geçirilebilir. Türkiyeye dönenler için iş ve ev imkanı sağlanırsa iyi olur. Çünkü geçen bu zaman içinde bir çokları ne evlerini nede işlerini bulamazlar. Sağlık sorunları ve Bosnadaki durumları takip edilip yasal presedurler başlatılabilir. Hukuki bir girişim başlatılıp konu takip edilir ve sınırdışı işlemlerinin durdurulması yönünde çalışılabilir. Biz daha başka sınırdışı işlemleride bekliyoruz. Korkumuz o ki zaman içinde bir çok kişi bir şekilde oradan sürülecek.

HY: Sınırdışı edildikten sonra yolda herhangi bir sorunla karşılaştınızmı ? Bazı arkadaşlarımızın Hırvat polisi tarafından gözaltına alındıgını ve ABD liler tarafından sorgulandığını gördük çünkü.

Hamza: Ben ailemi direk Sarayevodan uçakla getirdiğimden sorun yaşamadım. Ama bazı kardeşlerimiz kendilerine verilen süre dolduğundan karga tulumba otobuslere bindirilip sınırdışına kadar götürülüyor. ABD liler tarafından sorgulanan kardeşler bu gruplardan olanlar maalesef. Hırvat sınırında ve bir çok yerde biz bu ABD lilerin leş kargaları gibi geçiş yapacak mücahidleri beklediklerini iyi biliyoruz. Bosnada iken halkın tepkisinden çekindikleri için açık açık gözaltına kalkışmamışlardı. Ayrıca bunların derdi Mücahidlerin şahsında İslamladır.

HY: Son olarak Hakka Yürüyüş Dergisi okuyucularına ve Türkiye halkına söylemek istediğiniz birşey varmı ?

Hamza : İslamı yaşamanın ateşten gömlek giymekle eşdeğer olduğu bir zamanda cesaret edip böyle bir dergi çıkaran siz kardeşlerimi kutluyorum önce , dergi okuyucularına ve Turkiyeli kardeşlerimize selamlarımızı yolluyorum bizleri dualarında unutmasınlar.

HY: Röportaj için dergimiz adına ve okuyucularımız adına size teşekkür ediyorum. Dualarımız ve kalplerimiz sizinledir.

Hamza : Bende teşekkür ederim Mustafa kardeşim .

Röportaj : Mustafa Seyfullah Kılıç

Ayrıca Bakınız

Görmez, Bosna Hersek’in Ankara Büyükelçisi Sadoviç’i Kabul Etti

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Avrupa’da yükselen ırkçılığın, ötekileştirmenin, yabancı düşmanlığının, İslamofobianın ortadan kaldırılması için Bosna’nın …