Bihaç

una8
Bihaç şehrinin ortasından geçen Una nehri

Bihaç’tan ilk defa Hırvatistan’daki Topusko kilisesinin bir mülkü olarak 1260 tarihli belgelerde bahsedilir.

Osmanlı devleti 1463’te Bosna’yı, 20 yıl kadar sonra da Hersek’i aldı. Fakat Bihaç bölgesi 16. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı egemenliğinden bağımsız olarak varlığını sürdürdü. 100 yılı aşkın bir süre aralıklarla devam eden akınlardan sonra Hasan Paşa Predojevic tarafından ele geçirildi ve Osmanlılara bağlandı. İmparatorluğun uç noktalarından biri olması nedeniyle Osmanlı devletinin zayıflamaya başlamasından ilk olarak etkilenen bölgelerden biri oldu. 18. ve 19. yüzyıllar boyunca bir çok kuşak şehri çevre güçlerden gelen saldırılara karşı korumaya çalıştı. Bihaç bu özelliğinden dolayı günümüzde “Avrupa’da darül İslam olan en uç nokta” olarak nitelendirilir. Bosna-Hersek’in diğer bölgeleri gibi Bihaç’a da 19. yüzyılın sonlarında Avusturya-Macaristan orduları girdi. I. Dünya savaşında sonra ise Sırp Krallığının bir parçası oldu. O yıllarda şehir önemli bir dini merkez olarak biliniyordu.

II. Dünya savaşının devam ettiği 1941 yılında Almanlar ve onların desteklediği Hırvatlar bölgeyi ele geçirdiler. Müslümanların güçlü direniş yapılanmaları oluşturmaları ve başarılı askeri operasyonlar yapmaları sonucu bir ara Almanlar geri püskürtüldü ve Bihaç Cumhuriyeti kuruldu.

İsmini Roma döneminde alan Una (bir, yegane) Avrupa’nın en güzel ve temiz nehirlerinden biridir. Sana ile birlikte bu nehir hareketli ve heyecanlı bir tatil arayanların uğrak noktasıdır. Çeşitli kanyon ve şelaleler barındıran bu Una üzerinde rafting yapanlara sıklıkla rastlanır. Bu nehir aynı zamanda dalgıçlık ve balıkçılık meraklıları içinde önemli imkanlar sunar. Bihaç’ta su, hava ve dağların güzel ambiyansı turistlerin ilgisini çeker. Ormanları tilki, ayı, geyik, domuz, sülün vb. hayvanları barındırdığı için avcılığa elverişlidir. Coğrafi yapısı nedeniyle bol miktarda mineral, termal ve menbaa suları bulunur. Kaptan kulesi denilen yerde sanat galerisi ve dini müze bulunur.