Neretva Nehri’ni sıkıştıran iki dağın, Podvelez ve Hum dağlarının eteğine kurulan Mostar, vitrine yerleştirilen bir süs eşyası, dokunsan dağılacak bir sırça köşk gibi yükseliyor. Bakmaya kıyılamayacak kadar güzel. Kent iki kısımdan ibaret, tarihi boyunca olduğu gibi. Konak, Çarşıya gibi adlarla anılan eski mahalleler nehrin doğu, yeni mahalleler ise batı yakasında. Şu anda Hırvatlar batı kısmında, Boşnaklar doğu kısmında yaşıyor. Kentin Sırp sakinleri ise savaş sırasında kaçıp terk etmiş burayı. Kalan iki ayrı etnik ve dini topluluk, yani Boşnaklar ve Hırvatlar, eskiden olduğu gibi Neretva Nehri’nin yarattığı doğal uçurumun ayrı kıyılarını paylaşıyorlar.
Mostar’da Osmanlı devrine ait pek çok yapı var. Evliya Çelebi, 53 mahalle, 3 bin ev, 359 dükkân, 45 cami saymış. İslam Ansiklopedisi ise 1950’lerde 33 cami, 2 Sırp Ortodoks, bir adet de Katolik kilisesi bulunduğunu bildiriyor. Camilerin en büyüğü ve en güzeli 1557 yılına kayıtlı Karagözbey Camii. Bir diğer önemli cami ise 1618 tarihli Koski Mehmet Paşa Camii. Mostar’ın çarşısı, bugün restore edilmiş haliyle ve çarpıcı taş evleri ve binalarıyla, taş döşeli dar sokaklarıyla bizim bozulmamış Akdeniz kasabalarını hatırlatıyor. Çok fazla turist çektiği için köprünün iki kıyısına yayılan kentin bu eski kesimi, daha çok lokanta ve kafelerle ve hediyelik eşya dükkânlarıyla dolu.
Kente ilk kez giren ziyaretçi, bu dar sokaklarda, tarihi eserlerin etrafında istese de çok oyalanamaz. Belirsiz bir güç onu, Neretva’nın oyduğu derin ve taşlı kanyonun en dar yerinde, “mukayese kabul etmez bir cüret eseri” olarak yükselen köprüye sürükler. Köpürerek akan Neretva’yı 27, 34 metre açıklığında, 19 metre yüksekliğinde tek bir kemerle aşan bu köprü, aynen Evliya Çelebi’nin hissettiği gibi, izleyeni “korku ve merak” içinde bırakır. “Zira suyun üstünde gökteki aya benzer bir köprü”dür bu. Kimine göre “taş kesilmiş bir hilal”dir, kimine göre “yıldızlarla dolu bir gök kubbe”. Kendi kitabesine göre; “Kudret Kemeri”.
Bu köprü, Osmanlı mimarisinin en meşhur eserlerinden biriydi; 1566 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından, Mimar Hayreddin’e yaptırılmıştı. İki ucuna da kuleler inşa edilmişti. Bu köprü, 1990’lı yıllarda Boşnaklara karşı yürütülen soykırım savaşı sırasında Hırvatlarca bombalanarak havaya uçurulmuştu. Savaştan sonra, Neretva Nehri’ne gömülen köprünün taşları tek tek toplanarak köprü yeniden yapıldı. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alan Mostar Köprüsü, bugün Avrupa’da en çok ziyaret edilen anıt eserlerin başında geliyor. Kentte ayrıca Hercegovina Müzesi, Gymnasium, şehir hamamları görülmeye değer yerler arasında. Köprüye yakın noktalarda nehri kuşatan yapıların birçoğu restoran olarak hizmet veriyor. Bu restoran ve kafelerin teraslarından köprüyü ve nehri izlemek de kentin en önemli aktivitelerinden. (kesfetmekicinbak.com)
Mostar Köprüsü, (Boşnakça: Stari Most) Bosna-Hersek’in Mostar şehrinden geçen, Neretva Nehri üzerinde Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında inşa edilen köprü. Mimar Hayreddin, köprü için 456 kalıp taş kullandı. Köprü, çevresindeki kente adını da verdi. Mostar, Hersek bölgesinin ana kenti oldu.
Özellikler
Neretva Nehri’nden 24 metre yüksekte 30 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde olan Mostar Köprüsü, dönemine göre gelişmiş bir teknolojiyle inşa edildi. Köprü inşaatında 456 kalıp taş kullanıldı. Köprü, inşa edildikten sonra yakınındaki şehre ismini verdi, şehirde ticareti canlandırdı ve zenginleştirdi. Böylece Mostar, Hersek bölgesinin önemli bir şehri haline geldi. Mostar Köprüsü, cesur sporcular tarafından yıllarca bir atlama platformu olarak kullanıldı. Geleneğe göre şehrin erkekleri, nişanlılarına cesaretlerini ispatlamak için düğün öncesinde köprüden atlarlardı.
Yıkılması
Bosna-Hersek’te başlayan iç savaş sırasında Mostar Köprüsü’ne ilk saldırıyı 1992’de Bosnalı Sırplar düzenledi. 1993’te Kasım ayında Hırvat tankları köprüye daha büyük bir zarar veren saldırılarını başlattı. 09 Kasım 1993 yılında köprü tamamen yıkıldı. Dev taşları, Neretva Nehri’nin sularına gömüldü. Mostar Köprüsü, yüzyıllar boyunca Bosna’da hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolüydü ve 427 yıldır ayaktaydı. Şehrin Müslüman ve Hırvat kesimini birbirine bağlıyordu. Köprünün yıkımı, Mostar’ın çok uluslu mirasının reddedilmesi anlamına geliyordu.
Savaş sonrasında İngiliz güçleri yıkılan köprünün yerine geçici bir demir köprü yaptı. Mostar civarındaki diğer köprüler de tahrip edildiğinden, nehrin iki yakasını birleştiren tek yapı olarak bu köprü kaldı.
Yeniden İnşası
Mostar Köprüsü’ nün eski hâline uygun olarak yeniden inşası çalışmaları (TİKA) UNESCO ve Dünya Bankası’nın desteğiyle 1997’de başladı. Köprünün
inşaatını Türk şirketi olan ER-BU üstlendi. Macar ordusundan dalgıçlar orijinal taşları nehir yatağından bulup vinçlerle çıkardı. Suyun içinde bozulmaya uğrayan taşlar yapıda kullanılamadığından orijinal taşların çıkarıldığı günümüzde kapalı olan taş ocağı tekrardan bu iş için açılıp aynı ocaktan çıkarılan taşlar köprünün yapımında kullanıldı. Orijinal modele sadık kalan şirket, köprünün temellerini de sağlamlaştırdı. 30 metre uzunluğundaki, 24 metre yüksekliğindeki köprünün kemerindeki çalışma Haziran 2002’de başladı. Kilit taşı Ağustos 2003’te yerine konuldu.
İnşaatı tamamlanan Mostar Köprüsü, aralarında Türkiye’ nin de bulunduğu çok sayıda devletin temsilcilerinin hazır bulunduğu bir törenle, İngiliz Prensi Charles tarafından 23 Temmuz 2004tarihinde açıldı. Açılışı, çok sayıda televizyon ekibi naklen yayınla seyircilerine ulaştırdı.
Mostar Köprüsü, eski Mostar şehriyle birlikte 2005 yılında Dünya Miras Listesi’ne eklendi.
Mostar
Bugün çok uluslu bir yönetim tarafından idare edilen Mostar’da savaş döneminde başlayan bölünmeler hâlâ devam etmektedir. Hırvatlar nehrin batısında, Müslümanlar ise doğusunda yaşıyor. Savaş sırasında şehirden ayrılan Sırplarsa bir daha geri dönmedi.
[wpgmza id=”1″]