Samir Vildiç’in pek çok alanda aktif olduğunu takip edebiliyoruz. İlahiyatçı, tasavvufçu, uluslararası ilişkilerci, küçük yaştaki çocuklarla aktiviteleri yapan, yaşlıları ziyaret eden, Bosna Hersek – Türkiye arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde aktif rol alan, sempozyum ve konferanslara katılan, dünyanın çeşitli yerlerindeki eğitim programlarını tanıtan ve daha birçok şey. Bosnahersek.ba portali ilk günlerinden itibaren köşe yazılarıyla bizi şereflendiren Samir ile bir sohbet mollasındayız.
Kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Öncellikle çok teşekkür ederim. Sayfanız kurulduğu ilk günden itibaren keyif ve memnuniyetle takip ediyor ve köşe yazılarıyla bu başarılı projenizde bir şekilde yer alıyorum.
Bosna Hersek’in Kalesiya kasabasında 1987 yılında doğdum. 2001 yılında lise okumak üzere Türkiye’ye gittim. Gidiş o gidişti. Türkiye’de liseyi, İlahiyat Fakültesinde Lisansı ve Yüksek Lisansı, Uluslararası İlişkilerde Yüksek Lisansı bitirdim, şimdi de İlahiyat Fakültesinde doktora bitirmek üzereyim. Türkiye’de 16 sene kaldıktan sonra, birkaç ay önce ait olduğum yere, memleketim Bosna Hersek’e, evlendiğim bir Türk vatandaşı ve iki senelik kızımızla geri döndük. Şu an, kuruluşundan beri Proje Müdürü olarak görev yaptığım BİGMEV’de ( Bosna Hersek ile İlişkileri Geliştirme Merkezi) Ülke Müdürü olarak çalışmaktayım.
Türkiye’ye hangi vesile ile gittin ve daha da önemlisi Türkiye’de bu kadar kaldıktan sonra dönmeye nasıl karar verdin?
Türkiye’deki bütün eğitimlerimi devlet burslusu olarak aldım. Bütün eğitim masraflarımı Türkiye Devleti karşıladı. En büyük şansım özellikle bu son 15 senede Türkiye’nin her anlamda güçlenmesi oldu. Türkiye’nin bu gücünü en iyi biz, yabancı uyruklu öğrenciler olarak hissettik. Bir taraftan uluslararası standartlarda eğitim veren üniversiteler, diğer taraftan çok geniş kapsamlı karşılıksız burslar. Bu, bir annenin evladına yaptığı kabul edilmiş duasından başkası değildi.
Bosna Hersek’e geri dönüşümü birkaç açıdan değerlendirebiliriz. Öncellikle, biz Boşnakların en kutsal davasının Bosna’da kalmak ve burada varlığını sürdürmek olduğunu iyi kavramamız lazım. İkincisi herkes yaratıldığı toprağın üstünde olduğu sürece mutlu ve huzurlu olabilir. Üçüncüsü beni okutan Türkiye Devleti bir gün memleketime geri dönüp hayırlı ve faydalı olayım diye bunca yıl okuttu. Buna ihanet edemezdim.
Eşiniz Türk dediniz. Peki, Bosna’ya geri dönüşünüze o nasıl baktı?
Bunu ona sormak lazım. Ama eşimin kökenleri de Bosna’dan. Ailesi Kütahyalı bir Boşnak göçmeni. Biliyorsunuz, Türkiye’deki Boşnak göçmenleri Bosna aşığı ve hayallerinde hep Bosna var, dolayısıyla eşimin ailesi ve kendisi bu konuda zorluk çıkarmadı. Bosna uğruna ikna ettim diyebilirim.
Sizce Bosna Hersek – Türkiye ilişkileri olması gereken düzeyde mi?
Kültürel ve sosyal bağlamındaki ilişkilerimiz gayet iyi düzeyde olduğunu söyleyebiliriz. Ancak ticari ve ekonomik ilişkilerimiz beklentinin altında. Ekonomik anlamda iki ülke arasındaki işbirliği potansiyeli çok yüksek, ancak bu potansiyel tkullanılmamakta. Bosna Hersek’in pek çok sektörde Türk yatırımcılara cazip gelecek teşvikli fırsatları var. Yine Bosna Hersek’in Türkiye pazarına hitap edebilecek birçok ürünü var. Ancak ülkeler arasındaki ilişkilerin odak noktası kültürel, sosyal ve tarihsel bağlar olduğu için genellikle bu ikincisinin sunduğu fırsatlar bugüne değin göz ardı edilmişti.
Bu nasıl değişecek?
Türkiye Bosna’nın samimi dost ve ağabeyi. Hani paranın bütün kapıları açtığına dair bir söz vardır, bunun Türkiye’de doğru olmadığını gördüm. Ancak Bosna’nın Türkiye’de bütün kapıları açtığına çok kez şahit oldum. Bu kapıların faydalı ve Bosna’nın gelişmesine katkıda bulunacak şeyler için açılmasını sağlamamız lazım.
Türkiye’de okuyan tüm Bosnalı öğrencilerimiz, iki halkın da mantalitesini kapmış bireyler ve iki ülkenin büyükleçileri olarak, bugün henüz olmasa da, ileriki çok kısa bir dönemde bu ilişkilerin tam ortasında yer alacaklardır. Bugün, Türkiye’de yüksek lisans ve doktora okuyan öğrencilerimiz yarın bu alanlarda kendilerini yetiştirecek ve bu ilişkilerin belirleyici faktör olacaklar. Bütün alanlarda bir uzmanlar kadrosu şu an yetişmek üzere. İlişkileri ileri düzeye taşımak için daha başka bir şeye gerek var mı?
Türkiye’de okuyan yada okuyacak öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?
Türkiye’de hâlihazırda okuyan öğrencilerimize iki şey tavsiye edebilirim. Öncellikle, alan ve meslekleri ne olursa olsun, kendilerini en güzel şekilde yetiştirsinler. Bosna’nın onlara ihtiyacı var. Şartlar ne olursa olsun, Bosna’ya dönmeye odaklanmaları lazım ve eğer mümkünse oradan evlenip eşlerini de getirsinler, ama sakın tersini yapmasınlar.
Diğer taraftan her birimiz, Türkiye’deki eğitimi tanıtmamız ve yeni kimselerin gitmesini sağlamamız lazım. Şahsen buna çok önem verip pek çok kimsenin Türkiye’deki eğitimlere başvuru yapmalarını sağlıyorum. Kazakistan’daki Türk – Kazak üniversitesine bile öğrenciler gönderdim. Çünkü gelecek eğitimli insanların elindedir. Kur’an’da inen ilk iki sûrenin ‘Oku’ ve ‘Kalem’ ile başlamasında bizler için büyük mesajlar vardır.
bosnahersek.ba