Batı’daki sönmeyen hilâl

Osmanlı dönemi dahil bir çok medeniyete ev sahipliği yapan Balkanların incisi; Sırpların Boşnaklara uyguladığı soykırım politikalarına rağmen hâlâ sönmeyen bir hilâl gibi dimdik ayakta. 

Yıkılan bu köprünün tekrar yapılmasına TİKA, UNESCO ve Dünya Bankası’nın desteği ile 1997 yılında başlanmıştır. Köprünün yapımını Türk şirketi EB-RU üstlenirken, Macar dalgıçlar nehir yatağından orijinal taşları çıkartarak inşaatını gerçekleştirmiştir. 23 Temmuz 2004 yılında Türk ve dünya devletlerinin temsilcileri ile beraber İngiltere Prensi Charles tarafından açılmıştır.Mostar Köprüsü, eski Mostar Şehri ile birlikte 2005 yılında Dünya Miras Listesine eklendi. Mostar Köprüsünün üzerinden bazı sporcular gelerek atlama denemesi gerçekleştirirken bunu gerçekleştirmek için yetkili birimlerden yazılı izin alması gerekiyor.

Jablanica Köprüsü 

Neretva Nehri aynı zaman da Hırvatlar ile Boşnakları ayırır. Savaşın bitiminden sonra Hırvatlar kendi bölgelerindeki tepeye Haç koymuşlar. Bu haç Boşnak tarafından net bir şekilde görülebiliyor.

Bosna’nın en yüksek binası 

Saraybosna’da bulunan ve geçen yıl yapımı biten Avaz Kulesi, 35 katlı ve 175 metre yüksekliğinde bir gökdelen. Binanın içerisinde çeşitli şerketler, gazete binası ve bir otel bulunuyor. Kulenin 35. katında kafe restaurant bulunuyor. Kule Alman mühendisler tarafından 3 senede yapılırken, yapımın da 2 bin işçi çalışmış ve 3 milyon ton demir kullanılmış.

Cabbar Dede’nin kabristanı 

Saraybosna’da şehit düşmüş Osmanlı Askeri olan Cabbar Dede’nin kabristanına da gittik. Burası henüz tur şirketleri tarafından keşfedilmemiş. Türbe şehirde bir ara sokakta bulunuyor. Cabbar Dede’nin Turhan Bey Camii’nin yanında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile çarpışırken şehit düştüğü bilinmektedir.

Bosna’nın simgesi Ali İzzetbegoviç 

Şamaç’ta 8 Ağustos 1925 tarihinde dünyaya geldi ve adını kendisine dedesinin adı verildi. Doğduktan iki sene sonra ailesi Saraybosna’ya taşındı. Anılarında 6 yaşındayken Kur’an Kursuna başladığını ve o dönemlerde sabah namazını camide kıldığını açıklamıştı.

Ali İzzetbegoviç’e Bosna halkı sevdikleri için “bilge kral” lakabı takmıştı. 1990-1992 yılları arasında Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlığı görevini yürüten İzzetbegoviç, 1992 yılında uluslararası tarafsız gözlemcilerin kontrolü altında yapılan serbest referandum sonucunda Bosna-Hersek Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etti. 1992-2000 yılları arasında 7 kişilik Ortak Devlet Başkanlığı Konseyi’nin başkanlığını da yaptı.

İzzetbegoviç 24 yaşında iken komünist dönem Yugoslavyasında İslamcılık suçlaması nedeniyle 4 sene cezaevinde yatmış ve bu dönemde sağlık problemleri artmıştı.

Dünya Müslümanları için müstesna bir yere sahip olan Ali İzzetbegoviç, 19 Ekim 2003 tarihinde hayata veda etti. İzzetbegoviç’in naşı birçok ulustan temsilcilerin gelişi ile Saraybosna’dan kaldırılmıştı.

Ali İzzetbegoviç’in Kabristanı, Saraybosna’da Kovaci Şehitlik Mezarlığı’nda bulunmaktadır. Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı olan Ali İzzetbegoviç’in mezarı kuş bakısı bakıldığı zaman ay-yıldız şeklindedir. Kabristanın etrafını ay şeklinde bir havuz ve mezarın üzerinde bir tane yıldız bulunuyor. Mezarın baş tarafında asker her zaman nöbet tutarken, o muhitten geçen Müslümanlar, İzzetbegoviç ve orada yatan 694 şehitlere dua ediyorlar.

Bosna ve Sırp sınırı 

Gezimize devam ederken Boşnak Müslümanlarının savaş sırasında belki bir umut olur diye azgın akıntıda karşı kıyıya yüzdükleri Drina Nehri’nin olduğu yere gidiyoruz. Burası Bosna Hersek ile Sırbistan arasında olan bir sınır ve burada Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa tarafından 1577 yılında yapılmış bir köprü bulunuyor. İki ülke bu köprüden birbirlerine gidip gelirlerken, burayı ayıran nehir üzerinden dolaşım yasak. Bosna Hersek savaşı sırasında burada yaşayan Boşnak Müslümanlar nehri yüzerek karşı kıyıya geçmek istemişler. Fakat buradan açılan Sırp ateşleriyle veya suyun azgın akıntısına kapılıp hayatlarını kaybetmiş.

Osmanlı köyüne uğramadan dönülmez

Osmanlı Devleti tarafından kurulmuş olan bir tane de Osmanlı köyü bulunuyor Bosna Hersel’te adı Poçiteli Köyü. Bu köyde savaş zamanında saldırıya uğramış, hatta bu köyde bulunan camiinin bir kısmı yıkılmış. Yeniden inşa edilen camiinin orijinal parçaları avluda korunurken, camiinin içerinde Türk Bayrağı ve Balkan Müslümanlarını simgeleyen farklı bir bayrak asılı duruyor.

Savaşın izleri

Yolculuğumuza devam ederken Kravitse’de bir futbol sahası görüyoruz ve bu sahada, çok değil bundan 15 sene evvel 6 saat içerinde 700 kadar Boşnak Müslüman’ın toplu olarak kursuna dizildiğini öğreniyoruz. Barış konseyi tarafından o günün anlamını ve önemini belirtmek için bir anıt koyulmuş. Sırplar şimdilerde o futbol sahasında maç yapıyorlarmış. Yolumuza devam ederken Ahmici Köyü yakınlarında bir depo görüyoruz. Bu depoda 87 Bosnak Müslümanın diri diri yakıldığını öğreniyoruz.

Travnik Şehri 

Travnik Şehri içerisinde Elçi İbrahim Paşa Medresesi bulunuyor. Buranın Profesörü Ahmed Adiloviç, medresede 120 erkek ve 150 kız öğrencinin okuduğunu söylüyor. Mavi Su semtine doğru gidiyoruz. Burada Fatih Sultan Mehmet ve askerlerinin mola verdiğini öğreniyoruz. Berrak bir su bulunurken, buraya gelipte bir baklava, Çebabi ve Boşnak Kahve içmeden gitmiyoruz.

Baş Çarşı gezilmeden olmaz

Bosna Hersek’te göze çarpan yerlerden birisi de Baş Çarşı’dır. Hırvat ve Boşnak esnafın bir arada bulundukları bu çarşı, Osmanlı Devleti yıllarından günümüze kadar gelmiştir. Burada çarşıya da adını veren Baş Çarşı Çeşme’si bulunur.

Her tarafı nehirler ile çevrili olan Saraybosna’da, bu çeşmeden de 24 saat boyunca su akar. Allah’ın hikmetidir ki, bu çarşı içerisinde ve başka restaurantlara gidildiği zaman masanıza hemen bir bardak çeşme suyu getirilir. İnsanlarının medeni oluşu doğrultusunda çeşmeden gelen bu su içilir ve gelen suya hiçbir ücret alınmaz.

Baş Çarşı, Osmanli Devleti zamanında kurulmasına karşın, çarşının bir bölümü Osmanlı, bir bölümü Avusturya-Macaristan izleriyle dolu… Çarşıyı dolaşırken Osmanlı izlerinden çıkıldığını yerdeki taşlardan ve var olan mimari tarzından kolayca anlayabiliyoruz. Çarşı sağlı sollu dükkanlar ile dolu, burada en çok dikkat çeken kafe ve pastaneler oluyor. Orada yaşayan kişiler çoğunlukla iş çıkışlarında bir kafeye ya da pastaneye uğrayıp daha sonra evlerine gitme özellikleri bulunuyor. Çarşı genelinde bulunan dükkanlar saat 20’de kapanırken, yiyecek-içecek işi yapan dükkanlar gece 24’e kadar dükkanlarını açık tutuyorlar.

Çarşı içerisinde Boşnak ve Hırvatlar karışık olarak dükkanlarını işletirken, bazen orada yaşayan halk bile konuşma şivelerinden birbirlerini ayırt etmekte zor anlar yaşayabiliyorlar. Bir Hırvat’ın işletmiş olduğu dükkana girdiğiniz zaman, sizin Müslüman olduğunu fark ettiğinde, size karşı tavrı biraz değişiyor ve sizden rahatsız olduğunu hareketleriyle belli ediyor. Bosna’da ev kiralamak isteyen bir Boşnak ile konuştuğumda, kendisine Hırvat bir mal sahibinin, “ben Boşnak’a ev vermem” dediğini söylüyor.

Mutlaka fiş veriliyor

Her hangi bir pastaneye gittiğiniz de siparişiniz geldiğinde mutlaka fişi de beraberinde getiriliyor. Böylece turistten fazla para alma konusu ortadan kalkarken, ne kadar ödeyeceğinizi de bilmiş oluyorsunuz. Devlet vergi konusunda hassas olurken, Bosna Hersek’te KDV yüzde 17 olarak alınıyor.

Müslüman Fatma Nine’nin mücadelesi

Gezimizin önemli bölümlerinden birisi de, kendisini para için manevi değerlerinden vazgeçmeyen Fatma Nine’nin evinde buluyoruz. Ama ne yazık ki Fatma Nine bir süreliğine evinin bahçesindeki kiliseyi görmemek için olacak ki, komşu köydeki kızının evine gitmiş. Komşularından bilgi alıyoruz ve ninenin evini ve de bahçedeki, kiliseyi fotoğraflıyor Allah yardımcısı olsun diyoruz.

Savaş sırasında güvenli bölgeye kaçan Fatma nine lakaplı Fatma Orloviç, rahmetli Ali İzzetbegoviç’in çağrısı üzerine savaş bitiminde Saraybosna’nın Kuzeydoğusundaki köyüne geri döndüğünde evinin bahçesin de Ortadoks Kilisesini görüyor.

Mülkü şehit eşine ait olan Fatma nine, 62 yaşında gittiği Konjeviç Polje Köyündeki evinin bahçesinde Ortadoks Kilisesi görünce soluğu mahkemede alıyor. Kilisenin bahçesinden kaldırılması için hukuki mücadele başlatan Bosna’lı Müslüman Fatma nine, mahkemenin lehine sonuçlanmasına rağmen kilise faaliyetlerine devam ediyor. Sırplar, Fatma nineye kilisenin bulunduğu yerde kalması için yarım milyon Euro gibi para teklif etmelerine karşın, bu parayı kabul etmeyerek kilisenin yıkılması için 15 senedir hukuki mücadelesine devam ediyor. Su anda 77 yaşında olan Fatma nine mücadelesini ölünceye kadar sürdüreceğini her seferinde söylüyor.

Kilisenin papazı Milan Milanoviç ve oğlu tarafından defalarca saldırıya uğranırken, bu saldırılardan bazılarında hastanelik olmuş. Fatma nine ve akrabaları yaşlarının kemale ermesi ile Müslüman Boşnaklara şu açıklamada bulunuyor, “Hayatta kalmazsak, bizi kendi bahçemizin toprağına gömün!” diyorlar.

Sarı Saltuk Tekkesi

Mostar Köprüsü’ndeki moladan sonra, Blagay Tekkesi olarak bilinen Sarı Saltuk Tekkesi’ne gittik. Bu tekkenin en büyük özelliği Buguna Suyu’nun hemen yanında olmasıdır. Tekkenin yanında bulunan dağın altından su çıkıyor. Koyu yeşil rengiyle davetkar görünen nehir 10 derece soğuklukta bulunuyor. Tekkenin yanında bir de türbe bulunuyor. Sarı Saltuk ve Tekkenin uzun süre şeyhliğini yapan zatların sandukaları da burada bulunuyor. Türbe, Evliya Çelebi’nin 1644 yılında burayı ziyaretinden sonra tekke eklendiği belirtiliyor. Tekke iki kattan oluşurken, alt katını bakımını üstlenen kişiler kullanıyor. Üst katında ise 3 kapı bulunuyor. Büyük odadan hamam, lavabo ve tuvalete geçilirken, odalardan birinde Fatih Sultan Mehmet Han’ın fermanı bulunuyor. Bu suyun dünyanın en hızlı akan kaynaklarından biri olduğu ifade ediliyor.

Kaynak: 1001masal.com

Ayrıca Bakınız

‘Gizemli’ Bosna Piramitleri’ne turist akını

“Bosnalı İndiana Jones” olarak da bilinen arkeolog Semir Osmanagic’in ortaya attığı ancak varlığı konusundaki tartışmaların …